18 Haziran 2013 Salı

Geleceğin Şovalyesi 1.Bölüm

1.Bölüm
~~Joseon~~

Yaz mevsiminin kavuran sıcaklığında,Joseon döneminin Veliaht Prensi Sou Chan'ın yakın zamanda Prensesini bulacağı duyurulur.Prensin babası Kral ise Kraliyetin bilinmiş ve gözdesi olan büyücü Tao Rang'ı yanına çağırır.Büyücü hafif kısa boylu orta diyebilecek kiloda uzun saçının öndeki buklelerini kapasının tam orta hizasında bir bez parçası ile dbağlamıştır.Yırtık bez parçasından oluşan ceketi sıcak rüzgarda savrulurken Kral'ın yanına doğru yola koyulur.
Kapılar ağır bir şekilde büyükçe bir gıcırtı ile insanın kulağını tiz sesi ile rahatsız edecek bir biçimde nöbetçiler yardımı ile açılır.Büyücü içeri doğru yol alır.Kralın yakın korumasınan biri kapıda Büyücü'yü durdurur 
''Bekleyin Kral'a haber vermem gerek...''diyerek kolu ile büyücünün önünü kapatır.
Muhafız içeri girir.Diz çökerek ve başını aşağı eğerek 
''...Kral'ım emretmeniz üzerine Büyücü buraya geldi''der ve usulca o şekilde bekler.
Kral ''İçeri alın''der.
Muhafız ayağı kalkar tekrardan başını eğerek geri adımlarla Krala arkasını dönmeden gider.Büyücü içeri girir küçük adımlarla Kral'a yaklaşır ve diz çöküp oturur.Ellerini dizlerinin üzerine katıp Kral'a doğru bakar.
Kral nöbertçilere dışarı çıkmaları için göz atar ve nöbetçiler sırası ile dışarı çıkar.
Kral elini ağzına götürrerek öksürür ''Eee yeni birşeyler var mı?''diye büyücüyü baştan aşağı süzer.
Büyücü başını usulca kaldırarak ''Efendimiz bu sıralar rüyalar hayır kabuslar görüyorum.Eğer yanlış bir fikre kapılmadıysam yakın zamanda farklı birileri gelecek.Tek gördüğüm gökyüzünden gece bir ışığın yeryüzüne indiği''der.
Kral birden ''Bu gördüğün yıldız olmasın gökyüzünden gece kayan tek şey yıldızdır elbet''der ve eli ile başını sertçe kaşır.
Büyücü ''Tekrar bir sorun olursa size bildireceğim efendim''diyerek dışarı çıkar.
O akşam büyücü uyur ve yine o kabus, yine o ışık ama bu sefer farklı bu sefer 2 çocuk yüzü, 2 bebek.Boyunlarında kolye var.Aniden büyücü gözlerini açar.Ayağa birden kalkıp dışarı çıkar.Gökyüzüne bakar.Başını kaldırır ve ''Bu gördüklerim gerçek mi?Bir yıldız ve ışık sonrasında 2 bebek...''diyerek düşünceli şekilde bakar ''...ahh gerçekten meraklandım şimdi''diyerek arkasını dönerek evine geri girir.Gökyüzünde 2 ylıdız parıldar o esnada.
Sabah olur,aslında sabah demeye de bin şahit gerek.gökyüzü bulanık,sisli, o sıcak gitmiş adeta evler uçuşacak gibi bir rüzgar.Büyücü uyanır.Dışarı çıkar ve gökyüzüne bakar.''Anlaşılan ziyaretçilerimizin gelme zamanı''der.Gülümseyerek Krala doğru yola koyulur.
Tekrar gördüklerini Krala aktarır.O gün her zamanki gibi Kralın yanından ayrılıp eve doğru gider.Rüzgar o kadar esiyordur ki saçına doladığı düğüm attığı bez parçası saçından sökülüp uçar.O rüzgarda büyücünün saçları usulca uçuşur.Eve girir girmez ''Gerçekte nesiniz siz.Bu yaz sıcağında bu rüzgarı getirdiğinize göre önemli birileri olmalısınız değil mi?''diyerek saçını tekrar toplayarak bir bez parçası ile bağlar.O gün akşam uyumaz dolunay vardır.Ve geleceklerini rüyasında görmüş anlamıştır.Dolunay çıkışına kadar bekler.Dolunay'ın çıkmasına çok az zaman kalmıştır.
Büyücü oturur başını aşağı eğer ve gelmyeceklerini düşünür.
Aniden gündüzü aratmıyacak bir ışık çıkar.Öyle bir ışık çıkar ki insanlar evlerinde ufak bir karınca olsa dahi onu rahatlıklaa görebileceklerdir.Büyücü birden kalkar.Işığın geldiği bölgeye doğru koşmaya başlar.
O ufak ayakları ile tazı gibi koşar.Bir kaç kez ayağı takılır düşer ama durmaz ayağa geri kalkar ve koşmaya devam eder.Büyükçe bir kayalığın orada ışığın yoğunluğunu fark edince oraya doğru seğrilir.
Işık o kadar yoğundur ki gözleri ağrımıştır.Gözlerini kısarak eğilir yere çöker.İki bebek görür.
Halk ışığı merak edince bir kalabalık ile birikte oraya yaklaşıyorlardır.Büyücü bebekleri tuttuğu gibi kaldırır ve koşarak oradan uzaklaşır.
Hal gelir öndekiler birden olduğu yerde dururlar.Arkadakiler de hızını alamayıp onlara çarpar ancak onlarda durup kısa boylu olmalarına rağmen başlarını kaldırıp bakmaya çalışırlar.
Işık giderek kayboluyordur.Geriye sadece yerin çöktüğü kalmıştır.İnsanlar eğilerek çöken yere bakarlar.Ellerini kattıkları gibi çekerler.Toprak çok sıcaktır.İnsanlar yıldız kaymıştır o da buraya düşmüştür diye düşünüp giderler.Düşünceleri doğrudur aslında ancak kim bilebilir ki yıldızların aslında insan olarak düştüğünü?Halk öğrense dahi inanacak mıdır?Elbette hayır.
Büyücü eve varır.Kapıyı bir hışımla açar içeri girir.Ardından kapıyı sertçe çeker kapatır.Bebekleri serdiği yorganın üzerine yatırır.İki normal bebek bir farklılık yok.Tek fark boyunlarında asılı olan kolye.Yıldız şeklinde ancak biri siyah diğeri ise beyazdır.Büyücü şaşırır çünkü rüyasında kolye görmemiştir.Elini beyaz yıldız kolyeye uzatır.Gözlerini kapatır.Daha sonra gözünü açarak boynunda beyaz kolye olan bebeğe gülümser.Daha sonra siyah kolyeye elini uzatır ve birden gözünü açar.Bebeğe dikkatlice bakar.
Büyücü ikisine birden bakarak ''Biri iyiyken diğeri nasıl kötü olabilir?Biri iyiliği temsil ediyorken diğeri kötülüğü temsil ediyorsa bunlar ileride ne durumda olacak?''der ve bebekleri yatırır.
Sabah bebeklerin ağlamalarına uyanır.Büyücü ''Acıkmış olmalılar...''diyerek elini karınlarına katıp sıvazlar ''...peki ne yapmam gerek sizin için''diye düşünür ve dövüş sanatı ustası olan arkadaşının karısı aklına gelir.Kadın yeni doğum yaptığı için çocukları besleyebilir diye düşünerek arkadaşına haber verir.Arkadaşı karısını da alıp beraberinde gelir.Karısı gelip bebeklere bakar sırtını erkeklere dönerek bebekleri bir köşede emzirir.Büyücü olanları anlatır.Arkadaşının da özel güçleri vardır.Dövüş alanında karşısındakini mağlup ettirebilecek güçlere sahiptir.Kadın bebekleri emzirdikten sonra bebekler uykuya dalar.Kadın böylece hergün çocukları emzirir ve onlara sanki kendi çocuklarıymış gibi bakar.
Büyücü Krala gidip herşeyi anlatır.Kral çocukları insanlardan saklamasını gizlemesini emreder.
Büyücü emri alır ve onları gizlice büyütür.

/~/~/~/~ 8 Yıl Sonra ~/~/~/~/

Büyücü bu zamana kadar çocuklarda hiçbir değişililik görmemiştir.Bu konuda şüphelense de normal bir insan olarak gelmediklerinden güçleri olabileceğini düşünmektedir.Artık yavaş yavaş güçlerini gösterirler umudu ile çocukları hep yanındalarken gözlemliyordur.
Aniden bir ağlama sesi ile büyücü odasından dışarı çıkar.
Bunlar çocuklardır.8 yaşında iki hırçın çocuk.Aslında biri diğerinden birazda sakin.Kavga etmişleridr.Diğer çocukları onlaın bir ismi olmadığı için onlarla dalga geçmiş ancak siyah kolyelimiz dayanamayıp kavga etmiştir.Koruyucumuz beyaz kolyeli de kardeşini dövüyorlar diye oda kavgaya karışmış ancak mağlup gelmişlerdir.
Siyah kolyeli büyücüye ''Bizim bir adımız yok mu?...''diye bakarak ağlar ''...o çocuklar bizimle dalga geçiyor.''
Büyücü ''Ahh.Unuttum şimdiye kadar da hiç aklıma gelmedi size bir isim vermek.
Kusura bakmayın evlatlar...''diyerek elini siyah kolyeliye uzatıp elini oğlanın çenesine getirerek yüzündeki yaralara bakar. ''...sen gerçekten hırçınsın Tanrım şu yaralara bak senin adın Do Hwan olsun.Evet bu isim tam sana göre...''sonra elini bir diğerine getirerek yüzüne bakar. ''...sen niye kavga ettin peki?''der.
 Oğlan ''Onlar kardeşime zarar verecekti çünkü''.
Büyücü ''Oww koruyucususun ha öyle mi?Kardeşin hırçın sen koruyucu tam da iyi bir ikili.Senin adın da Yeo Un olsun  yada Woon diyebiliriz sana.''.
Onları içeri alıp yüzlerini yıkar ve pansuman yapar.
Çocuklara ''Sizi bir yere götüreceğim.Orayı sevebilirsiniz belki.Biraz uzun bir yolculuk olacak''
Çocuklar birbirine bakarak gülümserler ve giderler.
Ormandan geçerler çayırlardan geçerler daha önlerinde uzun bir yol vardır.
Do Hwan ellerini dizine getirerek hafifçe eğilir. ''Nereye gidiyoruz daha ne kadar yürüyeceğiz?Hiçbirşey söylemiyorsun''
Büyücü ''Devam et''diyerek bağırır.
Büyücü onları hala gözlemliyordur.
Yeo Un bir yerde durur.Kurumuş dalları olan bir çiçek görür.Dalları kuruduğu için çiçekde solmuştur.Yeo Un eğilerek narin ellerini çiçeğe dokundurarak ''Oww solmuş bu çok kötü.Umarım geri yeşerirsin''der ve çiçeği geri bırakıp yoluna devam eder.
Büyücü de Yeo Un'un gerisindedir.Çiçeğin yanından geçiyordur ki solmuş daldan bir ufak ışık çıkar büyücü birden durur ''Bu da ne...''diyerek dala bakar.Dalın kırılmış kısmı geri doğrulur.Kuruyan taraf yeşermeye başlar ''...neler oluyor böyle...''der.Solmuş çiçek geri eski haline döner büyücü Yeo Un'a bkaarak ''...o tam olarak ne böyle.Bunu nasıl yaptı?''der.Yürümeye devam eder.
Do Hwan yere oturmuş bir taşa sırtını dayamıştır.Büyücü gelince geri kalkar ve yoluna devam eder.
Büyücü onun  oturduğu yerde bir duman çıktığını fark eder ve eğilerek oraya bakar. Oturduğu yerdeki otlar yavaşça kuruyor çiçekelrin dalları kırılıyordur.Yaslandığı taş çatlamış küçük parçalar halinde yere düşmüştür.
Büyücü ''Nasıl?Biri canlandırırken biri öldürüyor mu yani?Güçleri bu mu?''diyerek onları gözlemeyi sürdürür.
Sonunda büyücünün arkadaşının yanına giderler.Evine.Orada çocuklar adamın karısını süt annelerini görünce çok sevinirler.Büyücü arkadaşını kenara çekip olanları anlatır.
Çocuklar adamın yanına gelirler.Büyücü ''Çocuklar bundan sonra burada yaşıyacaksınız arkadaşım size dövüş sanatlarını öğretecek.Klanında olmayacaksınız ama Ozunu olarak bütün dövüş sanatlarını öğreneceksiniz.Arkadaşımın sözünden çıkmak yok''der ve Do Hwan sözünü keser.
''Ne demek burada yaşayacağız peki ya sen?''
Büyücü ''Ben gideceğim evime''
Yeo Un ''Ne?Bende senle geleceğim''der ve ona doğru gideceği sırada Do Hwan kolundan tutar.
Do Hwan ''Dur bir dakika o bizi terk ediyor anlamıyor musun?Bırak bizi bırakan kişi o gitsin''
Büyücü ses çıkarmaz.Yeo Un ''O bizi terk etmez''diyek Do Hwan'ı iter ve büyücüye doğru koşar.
Büyücü Yeo Un'u itekler o yere düşer.Yeo Un yerdeyken Büyücüye dolu gözlerle bakar.Gözünden yaşlar yüzüne doğru akmaya başlar.
Büyücü ''Burada kalın isterseniz benden nefret edin umrumda değilsiniz o kadar baktığım yeter ''diyerek gider.
Çocuklar artık büyücüden nefret eder.Büyücü giderken onlara gizlice bakarak ''Artık güçleriniz ortaya çıktı evlatlarım.Sizi yanımda tutarsam insanlar sizin gücünüzü fark edip size zarar vermek isteyebilirler''der ve uzaklaşır.
Çocuklar büyücünün arkadaşı Si Yoon'un her kelimesini dinler.Ozunu olarak yetiştirilirler.Si Yoon birgün çocuklara özel güçlerden bahseder.
Çocuklara kendi güçlerini gösterir.Çocuklar 2 adım geri giderler korkarlar.Sonra adam onlara 2 çiçek getirir.Biri çanlı taze çiçek diğeri kuru.
Si Yoon ''Evet kuru çiçeği sen al eline Woon'a. (SiYoon ona Woona diyor)''der ve kuru çiçeği onun eline bırakır.
Taze olanı ise Do Hwan'a verir.
''Elinizde tutun bir dakika farkı göreceksiniz''der.
Çocuklar güçlere inanmazlar ama yinede tutarlar.Birbirlerine bakarak gülerler.Daha sonra ellerine baktıklarında o yüz ifadeleri birden donuk bir hal alır.
Yeo Un'un elindeki kuru çiçek cananmaya başlar.Do Hwan'daki ise solmaya başlar.İkisi de korkarak elindekileri atarlar.
Si Yoon ''Gördünüz mü?Biriniz canlandırırken diğeri ölldürme gücüne sahip.Boynunuzdaki kolyeleri hiç merak ettiniz mi?''
Çocuklar ''Ha-Hayır neden?''
Do Hwan sen kötülüğü temsil ediyorsun bu yüzden kolyen siyah ve canlı bir çiçeği öldürebiliyorsun?Woon'a senin kolyen beyaz iyiliği temsil ediyorsun.Bu yüzden canlandırma özelliğine sahipsin.Ayrıca koruyucusun.''
Yeo Un ''Koruyucu mu?''
Si Yoon ''Evet.Koruma içgüdüsüne sahipsin.Karşındaki kişiyi korumak istiyorsun bu senin aslında gücünle alakalı.Sen iyiliği sembol ediyorsun çünkü.Gittikçe güçleneceksiniz dövüşlerde olsun,yada iyilik ve kötülüğün getirdiği güçler olsun bunları yavaşça anlayacaksınız zaten.İnanılması zor biliyorum ama şimdi size istediğim kadar anlatayım yinede siz anlamıyacaksınız.Yakında çocuklar.Yakında bekleyin''diyerek çocukların yanından ayrılır.
Do Hwan Yeo Un'a bakarak ''Ben kötü değilim değil mi bu adam saçmalıyor?''
Yeo Un ''İyilik ve kötülük yan yana duramıyacak zıt kutuplardır.Ama bak biz yanyanayız.Evet kardeşim saçmalıyor''diyerek elini boynuna atar.
Si Yoon arkalarından bakarak ''Bunlar iyi günleriz çocuklar.İleride bu durumda olmak için dua edebilirsiniz''der.

.::: Bölüm Sonu :::.
Yazar:asyadans4tarz



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder